dinsdag 28 februari 2012

68 Kuşağı





Kusaklardan soz edilince bundan hemen ayni donemi yasamis, ayni
ozellikleri tasiyan, ayni dusunce yapisina sahip ve ayni tepkileri
veren, benzer insanlarin olusturdugu bir yas grubunu anlamamak
gerekir. Bu anlamda bir 68 kusagindan kimse soz etmiyor. Dolayisiyla
bugun birbirine benzemeyen iki 68'linin olmamasi hic de tesaduf
degildir.

Burada aslolan sey farkli ozelligi olan bir doneme yasi itibariyle
taniklik etmektir. Ayni donemi yasamis olmakla, olmamak arasinda,
ozel toplumsal olaylara bizzat taniklik etmek anlaminda bir farklilik
oldugunu kabul etmek gerekir. Nasil bir Ekim Devrimi, Ikinci Dunya
Savasi kusagi varsa, Turkiye ozelinde bir 68 kusagi vardir ve siyasal
literature girmistir. Bu kusaga anlamini veren de yasadigi donemin
mustesna toplumsal ozellikleridir, o donemin eylemlerine katilmis
olmasidir ve tanik oldugu tartismalar, eylemlerdir. Kisacasi, icinde
yasadigi sosyal ortam, nefes alip verdigi entellektuel cevredir.
Bunlarin o donemin gencleri uzerinde izlerini birakmamasi
dusunulemez.

Peki 60'li yillarin farkliligi nereden kaynaklanmaktadir?

60'li yillar Turkiye'nin toplumsal tarihinde diger yillarla
kiyaslanmayacak farkli ozelliklere sahiptir. Sosyalist hareket ilk
kez sokaga cikmis, gunluk sohbetlerin konusu olmus, koylerdeki
kahvelere dek girebilmistir. Sadece kahvelere girmemis, parlamentoya
da girmis ve 15 milletvekiliyle grup kurmustur. Turkiye'nin daha
onceki toplumsal tarihiyle kiyaslarsak bu kelimenin tam anlamiyla
toplumsal bir depremdir.

TIP'in parlamentoya girmesiyle Turkiye artik elitlerin at oynattigi
bir alan olmaktan cikti, iscilerin, koylulerin, marabalarin sorunlari
radyolarda secim konusmalarina konu oldu, hatta bizzat kendileri
secim konusmalari yaptilar. (Bkz. TIP'in secim propaganda
konusmalarina). Solculugun daha onceki yillarda Sansaryan Han'la
hapishaneler arasindaki dar alanda talim ettigini dusunursek bunun ne denli onemli
oldugunu daha iyi anlariz.

Sol, sosyalizm, kapitalizm, emperyalizm, burjuvazi, isci sinifi,
koyluler, somuru, sendika, grev, isgal, mucadele, orgutlenmek vb
sozcukler ilk kez bu yillarda siyasal literaturumuze girmis ve
kitlesel olarak kullanilmaya baslanmistir. Daha onceki yillarda bu
sozcuklerden birisinin bile kullanilmasinin yillarca hapis cezasiyla
cezalandirildigini düşünürsek, 60'li yillarin gercekten farkli
ozellikler tasiyan yillar oldugunu goruruz.

60'li yillarin farkliligini yayinlarda da gormek mumkundur. Sosyal
Adalet, Yon, Devrim, Ant, Turk Solu, Emek, Isci-Koylu, Aydinlik,
Sosyalist bu donemin sol yayinlari olarak genis bir okuyucu
kitlesine sahiptiler. Daha onceki donemlerle kiyaslarsak fersah
fersah bir ilerleme oldugunu goruruz.

Daha onceki donemlerde insanlar birakin bu tur legal yayinlari
okumayi, Nazim'in siirlerini bulundurduklari icin yillarca hapis
yatiyorlardi. Nazim'in siirlerini illegal olarak yaymak ve okumak
belli basli sosyalist propaganda araciydi.. Legal siyasi yayin olmadigi gibi
illegal yayinlar da bir hayli kesatti. 60'li yillardaki sol
yayinlarin bollugu bu anlamda adeta bir zicirlerinden bosanma
olayidir.

Turkiye'nin toplumsal yapisi ilk kez bu donemde masaya yatirildi.
Milli Demokratik Devrim (MDD) ve Sosyalist Devrim (SD) tartismasi
sosyalist harekette bir bolunmenin taraflari olarak anilir ama asil
onemini Turkiyenin toplumsal yapisindaki egemen anlayisin sorgulanmasi
olarak gormek gerekir. ATUT (Asya Tipi Uretim Tarzi) tartismalari bu
arayisin sonucudur ve entellektuel sol yasamda yeni ufuklar acmistir.
Daha onceki ciliz sol harekette benzer tartismalarin olmadigini,
sosyalist hareketin Komintern'in talimatlariyla yonetildigini
unutmayalim.

Bu donemde buyuk toplumsal olaylar yasandi. `6. Filo defol', `Onlar
ortak biz pazar', ABD elcisi Kommer'in arabasinin yakilmasi, Istanbul
Universitesi'nin isgali, Kavel grevi, 15-16 Haziran isci direnisi vb
eylemler toplumsal tarihinde bir ilk'i olustururlar. Daha once benzer
olaylar hic yoktur.

60'li yillar Turkiye'nin toplumsal ilerlemesi anlaminda diger
yillarla kiyaslanamayicak ozelliklere sahiptir ve bir aydinlanma,
cagdaslasma, uyanis donemidir. Bu anlamda bir donemi Turkiye ne
öncesinde, ne de sonrasinda yasamadi. Bu doneme tanik olanlarin da bir
kusak olarak anilmasi pek yanlis sayilmaz.

Bu kusagin en buyuk ozelligi anti-emperyalist olusuydu. Ogrenci
eylemlerine damgasini vuran karekter anti-emperyalist motiflerdi: 6.
Filo, Ortak-Pazar, ABD usleri, Nato karsiti eylemler vb. Iscilerle
dayanisma eylemleri de vardi ama ayni sesi getirmiyorlardi. 15-16
Haziran genel direnisinde devrimci gencligin nasil apisip kaldigina
bizzat tanik oldum. Boylesine buyuk bir direnisin kendilerinin
disinda ortaya cikmasina bir turlu inanamiyorlardi. Iscilerin bu
denli buyuk bir direnisi gerceklestirmis olmalarini
anlayamiyorlardi..

Sonuc olarak, bu donemdeki gencligin devrimci soylemlerinde anti-
emperyalist motifler, anti-kapitalist motiflere gore daha agir
basiyordu. Buna da cok sasirmamak gerekir. Cunku sosyalizm bizde anti-
emperyalist kanallardan gelisti. Unutmamak gerekir ki ulkenin yakin
tarihinde bir istiklal savasi vardi ve bu savas daha sonraki
nesillerin uzerinde buyuk etkiler yaratti.

Yonetici elit kesim de kemalist milliyetci nesiller yetistirmek icin devletin butun
olanaklarini seferber ettiler. Yillarca suren bir propaganda
kampanyasiyla (Turk tarih tezleri, Gunes dil teorileri vb) salt
milliyetci genc kusaklar yetistirdiler. 60'li yillarda ortaya cikan
sosyalist hareketin ant-emperyalist motiflerle one cikmasi bir
rastlanti olarak nitelenemez. Ayrica bizde kapitalizmin gelisiminin o
bu donemde bir hayli zayif oldugunu gozonunde tutmak gerekir.

Bu nedenle 60'li yillarda Marksist sosyalistlerle radikal
kemalistlerin ozellikle ilk baslarda icice oldugunu
goruyoruz. `Mustafa Kemal Yuruyus'lerini –ki bircok yerde duzenlendi-
marksist sosyalistlerle radikal kemalistler birlikte duzenlediler.
Bircok orgutte ayni yonetimde yeraliyorlardi. Deniz Gezmis'in
kendilerini `marksist kemalist'olarak nitelemesi bir tesaduf degildi.
Radikal kemalistlerin yayin organi `Devrim', ayirimlarin yeteri kadar
farkinda olmayanlar tarafindan marksist bir yayin olarak
algilaniyordu. Zaten daha once `Yon'dergisinde hem marksistler hem de
radikal kemalistler yanyana yazilar yayinliyorlardi. Soylemleri hemen
hemen ayniydi.

Devrimci hareket anti-kapitalist ozellikler kazanmaya baslayincaya
dek marksist sosyalistlerle radikal kemalistlerin birlikteligi devam
etti. Radikal kemalistlerin 12 Mart'ta yenilmesi, marksist yayinlarin
giderek artmasi, daha sonra isci hareketindeki kabarma vb etkenler bu
iki akimin yollarinin ayrilmasina neden oldu. Ancak yedi duvel
dusmani kuvva-i milliyeci ruh bu donem gencliginin dusunce
koridorlarinda asili kaldi. Bu nedenle 68'li gencliginin kuvva-i
milliye hassasiyetinin belirli bir temeli vardir.

Gerci bunun sadece onlarla sinirli oldugunu soylemek de biraz
haksizlik olur gibime geliyor. Esas olarak sosyalist hareketimizde
milliyetci motifler bastan buyana vardi ve Turkiye sosyalist hareketi
hic bir zaman kendisini kemalist milliyetciligin boyundurugundan
kurtaramadi. Ama bu da ayri bir yazi konusu olabilir. Belki baska bir
sefere…

Zulfikar Ozdogan

Not: Tustav tarih grubuna 2006 yilinda yazilan bir yazi.

Geen opmerkingen: